Resul Emrah Şahan’ın tutukluluğuna itiraz dilekçesinde Azad Barış detayı

19 Mart operasyonları kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın avukatları Hüseyin Ersöz, Enes Ermaner ve Buse Şahin, tutukluluk kararına itirazda bulundu. Avukatlar tarafından Hakimliğe verilen 35 sayfalık itiraz dilekçesinde, Şahan’ın tutuklanmasına destek olarak gösterilen bahislere ait açıklamalara ve değerlendirmelere yer verildi; tutuklama kararının “hukuka açıkça muhalif olduğu” belirtilerek, Şahan’ın tahliyesi talep edildi.

Dilekçede, Şişli Belediye Başkanı Şahan hakkında verilen tutuklama kararında kuvvetli hata kuşkusu tarafından ileri sürülen, “Kent Uzlaşısı örgütsel faaliyetlerine ait tümünün ortak örgütsel irtibatı olarak PKK/KCK terör örgütü siyasal alan yapılanması sorumlusu firari Azad Barış ile HTS kayıtlarının bulunduğu” münasebetine ait incelemelere yer verildi.

“NASIL RESMİ ŞİRKET KURDUĞU, 5 MART’TA YURT DIŞINA ÇIKTIĞI ANLAŞILIR OLMAKTAN UZAK”

İtiraz dilekçesinde Azad Barış’a ait, “Bu şahsın PKK/KCK siyasi alan sorumlusu olduğuna dair tezin hangi maddi kanıtlara dayandırıldığı da aşikâr değildir” denilirken Barış’a ait, “Bu kişinin PKK/KCK’nın siyasi alan sorumlusu olduğu ve bilhassa 2024 mahalli idare seçimleri öncesinde ağır faaliyet yürüttüğü tez edilmekteyse de basına yansıdığı kadarıyla bu şahıs hakkında huzurdaki soruşturmaya kadar rastgele bir isimli süreç yapılmamıştır. Gerçekten basına yansıyan bilgilere nazaran, bu şahsın Ağustos 2024’te resmi bir şirket kurduğu, çeşitli gayrimenkul alım satımları yaptığı, hatta son olarak 5 Mart 2025’de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı üzerinden Berlin’e uçtuğu anlaşılmaktadır. Huzurdaki soruşturmanın 2024 yılında başlamış olması ve soruşturmanın kilit isminin de bu şahıs olarak lanse edilmesine karşın bu şahsın nasıl olup da ülke içinde resmi şirket kurduğu ve hatta 5 Mart 2025 üzere çok yakın bir tarihte resmi kanallardan yurt dışına çıktığı anlaşılabilir olmaktan çok uzaktır” sözleri yer aldı.

“BAZ İSTASYONLARININ KAPSAMA ALANI 35 KİLOMETREYE KADAR ÇIKABİLMEKTEDİR”

Şahan ile Barış’ın birçok defa ortak baz bilgisi verdiği ve ortak baz bilgileri vermeleri nedeniyle yüz yüze görüşmüş oldukları istikametindeki savlara ait, “Aynı baz istasyonu üzerinden telefon görüşmesi yapılması ya da sinyal bilgisi verilmesi, fizikî olarak birebir ortamda bulunulduğu manasına gelmediği vurgulandı. Dilekçede, bahse ait şu bilgilere yer verildi:

“İstanbul’da binlerce baz istasyonu vardır. Bu sayı nüfus yoğunluğuna, coğrafik yapıya ve data trafiğine nazaran artmaktadır. Baz istasyonlarının kapsama alanı ekseriyetle 300 metre ile 2 kilometre ortasında olmakla bir arada binaların yoğunluğu, yüksekliği, coğrafik pürüzler (tepe, bina, ağaç vs.) kapsama alanını 35 kilometreye kadar çıkarabilmektedir. Yeniden baz istasyonlarının istikametli (sektörel) çalıştığını da belirtmek gerekir. Çoklukla her baz istasyonunda 3 istikametli anten olup bu antenlerin her biri 120 dereceyi kapsar. Bu da bir kişinin hangi “sektörde” olduğu bilgisini yaklaşık olarak vermekte lakin kesin pozisyonunu elbefe saptayamamaktadır. Bu bağlamda aşikâr bir baz istasyonundan sinyal veren kişinin kesinlikle o noktada olduğundan bahsetmek zati mümkün değilken, bu konuya karşın anılan HTS kayıtlarından müvekkille anılan şahsın bir ortada olduğuna ait çıkarım yapmak tümüyle olanaksızdır.

“2 KİŞİNİN TIPKI ANDA BAZ İSTASYONUNDA SİNYAL VERMESİ O KİMSELERİN YAN YANA OLDUĞU MANASINA GELMEZ”

2 kişinin tıpkı anda tıpkı baz istasyonundan sinyal vermesi ya da o baz istasyonu üzerinden telefon görüşmesi yapmasının bu kimselerin yan yana olduğunu ispatlayamayacağına ait bir başka sebep de baz istasyonlarının kapsama alanının genişliğidir. O denli ki tıpkı baz istasyonuna bağlanan bireyler 1 kilometre, hatta daha fazla arayla birbirinden uzakta olabilir. Bilhassa çok ağır alanlarda bile bir baz istasyonu 2 kilometre çapında bir alanı kapsayabilir ki bu yaklaşık 12 futbol alanı büyüklüğünde bir alana tekabül etmektedir. Tekrar belirttiğimiz üzere baz istasyonları yönlü/sektörel olarak çalışmakta olup birebir baz istasyonunun farklı istikametlerine bağlanan iki kişi birbirini hiç görmemiş bile olabilir. Örneğin biri kuzey dalına, başkası güney kesimine bağlı olabilir.”

Öte yandan dilekçede, baz istasyonlarının her vakit gerçek yer bildiriminde bulunmadığı da belirtilerek baz istasyonlarının, handover (aktarım) özelliği yahut operatörün yük dengelemesinden kaynaklı olarak yanlışlı pozisyon bilgisi verebildiği bilgisine de yer verildi. Ayrıyeten, irtibatın tespiti ve sinyal bilgilerinin kıymetlendirilmesi önlemlerine destek kararların Şahan’ın avukatları tarafından görülmediği, bu nedenle de kelam konusu kararların hukuka uygun olup olmadığının değerlendirmesinin yapılamadığının da altı çizildi.

BİLİŞİM MÜHENDİSİNİN MÜTALAASI EKLENDİ

Ayrıca, isimli bilişim mühendisi Tuncay Beşikçi tarafından gerçekleştirilen uzman mütalaasının da dilekçeyle birlikte hakimliğe sunulduğu belirtildi. Dilekçe’de mütaalada, “Yapılan incelemede, her ne kadar Azad Barış ile Resul Emrah Şahan’ın 01.12.2023 ile 31.03.2024 tarihleri ortasında (yakın) baz kayıtları incelendiğinde 354 adet ortak baz kaydının olduğu tespit edilse de, baz istasyon kapsama alanlarının 0 ila 35km’lik bir alanı kapsayabileceği, listesi verilen baz istasyonlarının kimi Hücre ID (Cell ID) numaralarının farklı olduğu, her Hücre ID numarasının yaklaşık 120 derece açıyla farklı istikametlerde bulunduğu ve farklı Hücre ID numaralarında tespit edilen telefonların yan yana bulunmasının teknik olarak mümkün olmadığı anlaşılmıştır” sözlerinin yer aldığı aktarıldı.

“İDDİALAR VARSAYIMA DAYANIYOR”

Soruşturma kapsamında Şahan’a yönelik yöneltilen suçlamaların temelinde “Kent Uzlaşısı” kavramı ve “HDK”ya ait argümanlar yer aldığının aktarıldığı dilekçede, savların ” büsbütün ‘varsayıma’ dayandığı” ve soruşturma makamlarınca, varsayımı dayanaklar nitelikte açık, kesin ve inandırıcı rastgele bir kanıt gösterilemediği söz edildi. Dilekçede mevzuya ait, “tutuklama sevk yazısında çeşitli vilayet başsavcılıklarınca HDK’ya yönelik soruşturmaların yürütüldüğü, bu kapsamda HDK merkezinde arama yapıldığı ve çeşitli dokümanlara el konulduğu da belirtilmesine karşın, bu soruşturmalar yoluyla elde edildiği tabir edilen pek çok data içerisinde dahi kelamda kent uzlaşısı savını destekleyebilecek rastgele bir somut kanıt bulunduğu ortaya konulamamaktadır” denildi.

Dilekçede, soruşturmada yer alan “Kent Uzlaşısı” sözüne ait, “Soruşturmanın bütünü açısından iddiaların temelinde; 2024 seçimlerinde CHP tarafından Türkiye’nin tamamında ve elbette bu ortada İstanbul’da muvaffakiyetle uygulanan ‘Türkiye İttifakı’ gerçeğinin soruşturma makamlarınca çarpıtılması ve PKK/KCK üst seviye yöneticilerinin aslında tümüyle ilgisiz kimi telaffuzlarından yola çıkılarak bu ittifakın ‘Kent Uzlaşısı’ ismi altında güya ‘gizli bir anlaşma’ üzere lanse edilmeye çalışılması yatmaktadır. Halbuki anılan seçimlerde CHP tarafından uygulanan tek model ‘Türkiye İttifakı’ olup büsbütün CHP’nin yetkili heyetlerince hazırlanıp uygulanan bu model, klasik siyasi bloklaşmaların ötesine geçmeyi amaçlayan bir siyasi strateji ve telaffuz biçimi olarak tasarlanmış ve seçimlerde muvaffakiyetle tatbik edilmiştir” denilirken “Türkiye İttifakı”na ait ise, “İlk olarak 2019 seçimlerinde CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Lider Adayı Ekrem İmamoğlu’nun kullandığı ‘İstanbul İttifakı’ söylemi, 2024 seçimlerinde güncellenerek ‘Türkiye İttifakı’na evrilmiş, bu kavram, aşikâr bir siyasi partinin değil, İstanbul’da yaşayan farklı siyasi eğilimlere, etnik kökenlere ve inançlara sahip her kısımdaki bireylerin ortak kamusal yarar etrafında birleşmesini hedeflemektedir” tabirleri kullanıldı. Ayrıyeten, Şahan’ın CHP’nin karar verici organlarında misyon almamış olduğu da hatırlatılarak, “Türkiye İfifakı”nın şekillenmesinde de bir rol üstlenmediği belirtildi.