Hollanda Merkez Bankası’na Türk başkan aday

Hollanda Merkez Bankası’nda (DNB) başkanlık değişimi yaklaşıyor. 7 yılda bir yeni liderin atandığı bankada, mevcut lider Klaas Knot bu misyonu üst üste iki devir sürdürdü. Dünya Gazetesi’nin aktardığına nazaran, toplam 14 yıldır koltukta olan Klaas Knot’un vazife müddetinin dolmasıyla, dört aday yeni Merkez Bankası Başkanı olarak öne çıkıyor.

Hollanda Merkez Bankası Başkanlığı için yarışan dört isimden birinin Türk olması ise yarışı daha değişik bir hale getiriyor. O dört isim şöyle:

-Pınar Abay

-Marieke Blom

-Barbara Baarsma

-Sandra Philippen

PINAR ABAY KİMDİR

Pınar Abay, Türk bankacı ve iş insanıdır. 1977 doğumlu olan Abay, mesleğine McKinsey & Company’de başlamış ve burada uzun yıllar boyunca çeşitli idare durumlarında bulunmuştur. 2011 yılında ING Bank Türkiye’nin CEO’su olarak atanarak Abay, Türkiye’de büyük bir bankanın başına geçen en genç CEO’lardan biri olmuştur.

ING Türkiye’deki başarılı idaresinin akabinde, 2020 yılında ING Kümesi’nin üst idaresine geçerek ING Global İcra Kurulu Üyesi olarak vazifeye başladı. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İşletme Kısmı’nda tamamlayan Pınar Abay, finans ve bankacılık kesiminde milletlerarası tecrübeye sahip değerli isimlerden biridir. Öte yandan Abay, Hollanda kamuoyunda, Marieke Blom’un akabinde başkanlık için en güçlü ikinci aday olduğu konuşuluyor.

İKİ MERKEZ BANKASI’NIN BAĞLANTISI TEKRAR GÜNDEMDE

Pınar Abay’ın adaylığı, Türkiye ile Hollanda ortasındaki Merkez Bankası ilgilerini de tekrar gündeme getirdi. Hollanda’nın önde gelen gazetelerinden De Telegraaf, mevzuyla ilgili geniş kapsamlı bir haber yayınladı.

Gazetenin aktardığı bilgilere nazaran, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) kurulduğunda, Mustafa Kemal Atatürk devrin Hollanda Merkez Bankası Başkanı Gerard Vissering’i Türkiye’ye danışman olarak davet etmişti. Vissering’in hazırladığı kapsamlı rapor, Türkiye’nin ekonomik yapılanmasına değerli katkılar sağlamıştı.

Şimdi ise bu tarihi temasın bir diğer boyut kazandığı görülüyor. Pınar Abay’ın başkanlık koltuğuna oturması durumunda, iki ülkenin finansal münasebetlerinde yeni bir periyodun başlayabileceği öngörülüyor.