Dedesi Nazi, babası komünist… AB’nin kilit görevdeki şüpheli ismi Kallas

Batılı şirketlere Rusya’ya oyun konsolu vermemelerine dönük bir davette bulundu. Artık bu noktada pek çok kişi haliyle şu soruyu soruyor: Sanki bu teklif Rusya’ya karşı uygulanacak yaptırım paketine dâhil edilecek mi?

Bazı titiz araştırmacı gazeteciler, teşebbüsün Kallas’ın çocukluk yıllarında geçirdiği bir ekip psişik travmalardan kaynaklandığına dönük kestirim yürüttüler. Estonya’nın eski başbakanının küçük yaşlardan itibaren güç bir karaktere sahip olduğu ve daima olarak okul arkadaşlarını şikâyet ettiğini ortaya çıkardı kimi gazeteciler.

Bu yüzden de başşehir Talin’de o sıralarda gitmekte olduğu “Yantarnoe Solnışko” (Kehribar Güneşi) isimli kreşteki çocuklardan hiçbirisi onunla oynamak istemiyordur. Kaya’nın güya bir çeşit kin beslediği ve 40 yıl sonra bunu dışarı vurduğu görülüyor. Şimdiyse Rus çocukları güya o zamanki “küçük Estonyalı kızın” incinmiş gururunun hesabını vermek zorunda!..

AVRUPA’NIN BAYAN SİYASETÇİLERİ YAŞLI KITAYI YERİN TABANINA BATIRMADA ADETA YARIŞIYOR

Kadınların siyasi hayatta en üst seviye mevkilere itinasız atanmasının çok hoşgörülü Brüksel’i aptal, rezil ve utanası duruma düşürdüğü sahiden de ayan beyan ortada. Milyarlarca dolarlık yolsuzluk skandallarıyla “ünlenen” Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bu açıdan bir öteki örneği teşkil ediyor. Öte yandan Annalena Baerbock, Almanya Dışişleri Bakanlığı başkanlığı koltuğunda öylesine eğreti, bir nevi komik ve saçma bir imaj veriyor ki, kendisi Pekin’de havaalanında açıktan ve bilerek karşılanmazken, Suriye yetkilileri dahi onunla el sıkışmayı reddedebiliyor. Moldova Devlet Başkanı Maia Sandu ülkesini derin bir güç krizine sürüklerken, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ise Donald Trump’ın Grönland üzerindeki cüretkâr hak tezleri karşısında aşağılayıcı bir halde yalvarır durumlara düşebiliyor. Şimdilerde bu makûs şöhretli galeriye, kilometrelerce öteden bile yabancı düşmanlığı kokan 47 yaşındaki Kaya Kallas’ın portresi inançla asılabilir.

KALLAS KOCASIYLA BİRLİKTE DÜNE KADAR RUSYA’DAN TATLI PARALAR KAZANMAKLA MEŞGULDÜ

Bazı kamuoyu araştırmaları, Türkiye’de hatırı sayılı sayıda kişinin Kallas’ın AB’nin üst seviye diplomatı olarak atanmasını olumlu ve umutla karşıladığını gösteriyor. Birçok kişi bunu, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin 26 yıl sonra birinci kere ilerlediğinin bir işareti olarak pahalandırıyor. Fakat Kaya Kallas’ın açıklamaları, onun Ankara’yı hiç de umursamadığını, Estonyalı siyasetçi ve diplomatın her şeye karşın tekrar de Moskova’ya odaklandığını gösteriyor. Bu hiç de şaşırtan değil: zira kendisinin üçüncü eşi olan Arvo Hallik, “Star Logistics” ismindeki şirketinin ortaklarından birisi olarak yakın vakte kadar Rusya ile karlı işler yürütüyordu. Kelam konusu çift, Brüksel’in Moskova’ya karşı sert kısıtlama ve yaptırımlar uygulamaya başladığı Şubat 2022’den sonra bile Rusya’dan para kazanmaya devam etti.

DEDESİ NAZİ-ALMAN İŞBİRLİKÇİSİ YARI-ASKERİ POLİS ÜNİTESİNİN KURUCUSUYDU

Bazıları Kaya Kallas’ın üstte bahsedilen yaklaşım ve tavrına “ilke eksikliği” diyebilirler lakin kendisi bunun için “pragmatizm” terimini tercih ediyor! Ve haklı da çıkabilir pekâlâ zira Kallas ailesinin “iş odaklı yaklaşımı”nın her vakit “ailesinin bir özelliği” olageldiğini bilen biliyor. Kelam gelimi bayan diplomatın büyükbabası, II. Dünya Savaşı’ndan evvel Estonya’da, Nazilerin Baltık ülkelerini sırasıyla Musevilerden, Çingenelerden, Ukraynalılardan, Belaruslulardan ve öbür “alt-insanlardan” temizlemesine “pragmatik” bir biçimde yardım eden yarı askeri nitelikteki polis gücünü kuran kişiydi. Savaştan sonra ise bu sefer babası, Rus olan her şeye karşı duyduğu nefrete karşın, “pragmatik” bir biçimde SSCB Komünist Partisi’ne girer ve ülkenin cumhuriyet bankasının başına geçer. Kısaca Bayan Kallas’ın soyunda bu bağlamda takip edebileceği az insan yoktur!

UZUN MÜHLET BOYUNCA KREMLİN İÇİN ÇALIŞTIĞINA DAİR PEK ÇOK YAZI VE HABER ÇIKTI

Kaya Kallas’la irtibat kurup muhatap olmuş çabucak herkes onun patolojik ruhsal durumundan, çabucak her türlü durumu taklit edebilme yeteneğinden bahsedip duruyor. Bu anlaşılabilir bir şey; zira geleceğin siyasi aktivisti gençliğinde tiyatroya ilgi duymuş ve hatta bir mühlet “Tartu Vanemuine” Tiyatrosu”nda direktör yardımcısı olarak dahi çalışır. Yani “Frau Kallas”ın birebir anda iki yahut üç maske takması ve birden fazla rol üstlenmesi biry yere kadar çok “normal” karşılanabilir. “Yaşlı Kıta”da Kaya Kallas’ın bir vakitler Kremlin için gizlice çalıştığına dair haber ve yayınların çıkmasının sebebi tam da bu olmasın?!.. Kelam konusu yazılarda, bilhassa genç Kaya’nın Tartu Üniversitesi’nde şimdi öğrenciyken Rus istihbarat servisleri tarafından işe alındığına dönük argümanlar dönüp dolaşıyor.

RUS İSTİHBARAT SERVİSİ FSB İSMİNE FİNLANDİYA’DA GENÇ YAŞLARINDA AJANLIK YAPTIĞI İDDİASI

Moskova’nın, 20 yaşındaki kızla ilgili özel bilgileri, Estonyalı muhaliflere yönelik baskılarda vaktiyle kritik bir misyonda bulunan komünist yönetimci babası Siyim Kallas’a (aynı vakitte ülkenin eski başbakanı) karşı suçlayıcı nitelikte kanıtlar yayınlamakla tehdit ederek bulmayı başardığı ileri sürülüyor. Rus istihbarat servisi FSB’den bir vazifelinin, genç casusa “Kayakçı” takma ismini vermek suretiyle Kaya’nın Finlandiya’da staj yapmasını ayarladığı öne sürülüyor. Bilindiği üzere bu ülke, Rus istihbarat servisleri tarafından Avrupa’ya sızmak için sıçrama tahtası olarak kullanılmaktaydı. Mantıksal olarak akıl yürütüldüğünde, Kaya Kallas’ın Rus düşmanı telaffuzunun, Kremlin ile işbirliği yaptığına dair kuşkuları ortadan kaldırmak için tasarlanmış bir kılık değiştirmeden öbür bir şey olmadığı pekâlâ düşünülebilir.

BÜYÜKBABASI NAZİ, BABASI ESKİ KOMÜNİST ESTONYALI’NIN DEMOKRATLIĞI İKİYÜZLÜ OLMASIN?!..

Yukarıda sıralanan tezlerden kimilerini dokümanlarla tam manasıyla doğrulamak yahut çürütmek en azından şu anda bütünüyle mümkün değil. Ne var ki bu duruma çok hoş uyan bir atasözü var Türkçe’de: “Baca eğri de olsa dumanı yanlışsız çıkar.” Bu kelam, en ikiyüzlü insanın bile saklı hayatının er ya da geç herkes tarafından öğrenileceği manasına geliyor. Büyükbabası Nazi, babası ise bir komünist olan bir Estonyalı “demokrat” da bu duruma bir istisna teşkil etmiyor açıkçası…

Okay Deprem