Rusya’dan savaş açıklaması: Mecburduk

Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, Başkonsolosluk’ta basın toplantısı düzenledi. Açıklamasına Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in daha evvel yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak, Rus halkının çıkarlarını savunmak için güç ancak tartışmasız bir karar verildiğini belirten Buravov, “Ruslar tarafından kurulan ve geliştirilen lakin Nazi boyunduruğu altına girmiş Ukrayna’nın bir modülü haline gelen topraklarda çıkarlarımızı ve Rus halkının çıkarlarını savunmak için güç lakin tartışmasız bir karar Şubat 2022’de verildi. O vakit artık özel askeri harekat başlatarak güvenliğimizi ve bu insanların geleceklerini sağlamaktan öteki dermanımız kalmadı. Askerlerimiz, Donbass ve Novorossiya halkını kurtarmak, ülkemizin ulusal çıkarlarını, güvenliğini, egemenliğini ve geleceğini sağlamak için güç muharebeler yürütüyor. Batılı hibrit, birtakım açılardan da hibrit olmayan direkt hücumlara direnç gösteriyoruz” diye konuştu.

Batı’nın Ukrayna’ya silah dayanağını sürdürdüğü belirten Buravov, Rus tarafının hiçbir vakit siyasi ve diplomatik tahlili reddetmediğini ve Kiev rejimi tarafından kesintiye uğradığı belirtilen müzakerelerin yine başlamasına açık olmaya devam ettiklerini söyledi. Buravov, “Muhtemel muahedeler, Rusya’nın güvenlik çıkarlarını dikkate almalı ve yeni bölgesel gerçeklerden yola çıkmalıdır. Her şey yeni idarenin somut aksiyonlarına bağlı olacak. Lider Donald Trump’ın Ukrayna’nın NATO’ya alınma teşebbüslerini ihtilafın nedenlerinden biri olarak göstermesi olumlu bir gelişme. Rusya baştan beri bunu söylüyordu” tabirlerini kullandı.

“PUTİN, TRUMP’I MOSKOVA’YI ZİYARET ETMEYE DAVET ETTİ”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Lideri Donald Trump ortasında gerçekleşen telefon görüşmesine ait de konuşan Buravov, şunları söyledi:

“Devlet liderleri Rusya ve ABD vatandaşlarının değiş tokuşuyla ilgili mevzuları görüştü. Bu ortada Amerikan tarafının bu bahiste varılan tüm mutabakatlara uyacağına dair teminat verdi. Tahlil konusu da ele alındı. Trump, askeri çatışmaların bir an evvel durdurulmasını ve sorunun barışçıl yollarla çözülmesini savundu. Putin, kendi tarafından çatışmanın temel nedenlerinin ortadan kaldırılması gereğinden bahsetti ve uzun vadeli tahlile barış görüşmeleri yoluyla ulaşılabileceği konusunda Trump ile hemfikir olduğunu açıkladı. Putin, Trump’ın ülkelerimizin birlikte çalışma vaktinin geldiğine dair ana tezlerinden birini de destekledi. Görüşme sırasında Orta Doğu tahlili İran Nükleer Programı ve iktisat alanındaki ikili Rus Amerikan bağlantıları bahislerine da değinildi. Putin, Trump’ı Moskova’yı ziyaret etmeye davet etti. Birebir vakitte Ukrayna tahlili de dahil olmak üzere karşılıklı çıkarları olan çalışma istikametleri konusunda Amerikalı yetkilileri Rusya’da kabul etmeye hazır olduğunu da tabir etti. Putin ve Trump yüz yüze görüşmeler de dahil olmak üzere ferdî temasların sürdürülmesi konusunda da anlaştılar.”

Putin ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen telefon görüşmesine ait de konuşan Buravov, “Bu görüşme sırasında Rusya tarafından Suriye Devleti’nin birliğini, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekleyen ilgili tavrımız vurgulandı. Bu bağlamda ülkede istikrarlı olağanlaşmanın sağlanması, önde gelen siyasi güçlerin ve etnik-dinsel nüfus kümelerinin iştirakiyle Suriyeliler ortasında diyaloğun ağırlaştırılması için bir dizi tedbirin uygulanmasının ehemmiyeti vurgulandı” dedi.

“İSRAİL’İN YAPTIKLARI SON HAREKETLER YÜZÜNDEN DURUM VAHİM BİR HAL ALDI”

Buravov, Filistin’deki durumu da şu sözlerle kıymetlendirdi:

“Filistin iki devletin kurulmasıyla ilgili kararın yerine getirilmemesinden ötürü artık güç koşullar altında bulunuyor. Yüz binlerce hatta milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir husustur bu. Bu halk 1967 yılı da dahil olmak üzere kabul edilen kararların ki Filistin’de iki devletin kurulmasıyla ilgili kararın yerine getirilmemesinden ötürü artık güç kaideler altında bulunuyor ve bilhassa İsrail’in yaptıkları son hareketler yüzünden de bu durum çok daha vahim bir hal aldı. Bütün bu olayların temelinde Filistin sıkıntısının çözümsüzlüğü yatıyor. İki devletin kurulmaması yatıyor. Hasebiyle prensip olarak yani bu tavrın temelden çözülmesinden yanadır”